Sonlu Sonsuzluk

geçmişle şu anı geleceğin senli düşleriyle avutuyorum
ay bakışı dingin gecelerde...
sevdamın sesi sensizliği soluyor kadim bir kentin kuytuluğunda,
sözlerimi kaf dağının ardında kayıp yedi kapının ardına kilitledim,
dudaklarıma en kallavi cehennem ateşlerinde eritilmiş, sınanmış demirden mühür vurdum; vurdum da yine de susturamadım sen diye atan kalbimi...


Başlarken...
çocuklukluk düşlerimin masal perisi, vuslatın kokusu, geçmişimle kucaklaşma anı..
benliğimden kurtulup sende yok olma anı... yasaklı, günahkar düşlerimin kutsal mabedi...
yaşlı belleğimin derinliklerinde saklı tozlu gizlerin tek tanığı...
vuslatın kucağında aşk ninnisi dinleyen kadın... hüzünlü vuslatsız aşklar tanığı...
sevginin taşıyıcı annesi...
hep doğum sancıları çektiren, doğumu hiçbir zaman gerçekleş(e)meyecek olan...
daim iki canlı acılar çektiren...
ruhumun kıvrımlı acısı, melül akşamlarımın eylül sevinci...
düşsel yolculuğumun yasaklı tek illegalitesi, kaydı bir tek belleğimde saklı müebbetlik sabıkam... kovul muşların son durağı, istiğfar kapılarının ak yüzü, tövbekar alnımın secdesi...
ne kadar yakınlaşırsam yakınlaşayım.
Daima ufuk çizgimde duran adına yeminler ettiğim kutsal
maviliğim...
Sonrası...
Araftayım...

18 Ekim 2012 17 şiiri var.
Yorumlar