Söyleşme

Söyleşme


çekil yolumdan eylül

vurma sararan y/anıma

dokunma


beni b/ana bırak

solar buruşur

sonra da yavaş yavaş burkulur

kurur savrulur

kendimce dökülür giderim ben


...

...


zibidi bir gecenin

uzayan iri kulaklarıyla

karanlığın çamuruna batmış

dar ve titrek yollarında

düş eğiriyorum


istemeden biriktirdiklerimle


soluk soluğa


...


// bozuk düzene çanak tutan

her köşebaşını tutmuş yalakaların

ve

bir türlü kendini eğitememişlerin

kirliliklerinden tükendim


nasıl bir gerilik

bağnazlık

ve de

çokyüzlülük


dili boyunu aşmış

sonradan görmelerin


içlerinde ne canavarlar gizli

o

çokça insan diye bildiklerimizin


bu nedenledir ki


boynum kıldan kalın


çoğu kez dar

ya da bol gelirim ben

birilerine //


...


yorgun d/izlerimde

yitik düş yangınları


seyrek sokak ışıklarının

yüzünü geceye dönmüş

cılız sarı gölgeleri

arkama dolanıp

yalnızlığımı tokatlıyor

haylazca tüketilen gençliğin/geçmişin

tüm acısını alırcasına


kışkırtılmış üç beş ekşi bulut

sözüm ona efelik taslıyor

en derin maviliğin

puslu yoğunluğunda


arada bir de

ay ışığıyla saklambaç oynuyor

hiç utanmadan


...

...


karartmaya çalışanlara ayak direyip

yürüdüğüm her köşebaşına

bağrı yanık bir umut dikiyorum


üstelik en canlısından


azgın dalgaların kıyıyı dövdüğü

ürkek ve ıslak gecede

aç hırsızlar gibi gözü dönmüş

utangaç yengeçler

yosunlu kayalıkların dibini adımlıyor


tırtıklanmadık yer kalmasın değil mi ya


...


eteğine t/aş b/asıp

kuzey yellerini bekleyen

göçebe kuşlar gibiyim


kanatlarımın üstünde

kınalı düğümlerim var


içimdeki yanık türkünün ıslığı

kıraç yamaçları döverken

dilimi

tuz bastığım yaralar dağlıyor


kaç yıl oldu

elim yüreğimde


yüreğim tutuklu

yüreğim özgür değil

yüreğim kendinden geçmiş


yüreğim bedenimden ayrı


benden ırak

senden uzak


...


zaman ağacının yaprakları

cayır cayır yanıyor

içimin ayrıcalıklı köşelerinde


kaçıncı boyuttayım

bilmiyorum


bir ara sayın bakalım

kaç kılcal damarım kırık



saç diplerimde diri yanık kokusu


neden


az önce

ateşe yakın biri

beni mi içti yoksa


kanarcasına


...


bundan sonrasında

özgürce yaşamak

kaç yudum eder ki


...


şu salınan teknede

direğe tırmanan da kim


nereden geliyor

boy vermiş kahkahalar


uzaklardan haykıran kimin sesi


bulutlar çökmüşse üstüne

etekleri zil çalıyorsa nemrutun

çekilmişse fıratın suyu


ve


bir türlü doymuyorsa efendiler


bana ne


söylemiştim

bana göre değil bu yaşamak


...

...

...


bir kıpırtı

bir devinim var

karşı kıyıda başlayan

umut ışığı mı bu

seçilmiyor uzaktan

aç balık sürülerinin

direniş gösterisi mi yoksa


desenize

onlar da öğrenmiş eylemi


vah vah


b/alıklardan bile gerideyiz


...

...


uykusu kaçmış güleç yüzlü yıldızların

her biri bir yerde

salkım saçak


...

...


akşamları denizin üstünde oluşan

ışık kıpırtılarından ısmarlamıştım ay ışığına


gönderdi mi acaba




oooof

söyleyin

söyleyin kımıldanıp durmasın

iskelenin ucundaki

kanadı kırık martı


yokluğun soğukluğum

bilsen nasıl da üşüyorum


sabaha çok var daha

öyle değil mi


...

...


gece öylesine derin

duru

ve

yine sensiz



s/oyduğum düş


göğe çıkan p/us


suya düşen iz


k/imiz biz


...

...

...


ben sessiz

gece sessiz


sarıldık birbirimize

sabah/a yakın


tam çelme atmışken uykuya

kıskanç su perileri de

ç/almışken düşlerimi

duymuyorsunuz ama

çok uzaklarda bir şarkı var

taşları çağıl çağıl


ağlamaklı

onurlu bir şarkı


canım

bir şarkı işte


kemanı eksik

notaları delik deşik

ve de hıçkırık buselik


...

...


o da ne



zeytin dalında iki şımarık güvercin


pembeleşiyor kıpır kıpır


fısıl fısıl


gel de özenme



uyusam mı artık

uyumasam mı yoksa



...

...



şubatın cemrelerini mi ç/alacağım sanıyorsun sen

bu saatten sonra


yazıklar olsun sana

yirmi dokuz kurşun daha


dil çok yorgun

dil hasta


kırılma dökülme

incinme

eğilme aşk


sözüm olsun sana


bir gün ölürsem eğer

ertesi günü

çok daha güçlü doğacağım küllerimden



...



aaaah ah

gözlerinin denizinde mimozalar uçuşurken


gözleri ıslak

yapayalnız bir buselik şarkının d/iline düştüm


çözemiyorum kendimi


alıp başımı gitmeden


kır şu kabuğunu

çık içinden uç gökyüzüne


dök yüreğindeki kötücülleri

boşalt denizin maviliklerine


geç kaldın aşka

hiç olmazsa aç kalma


çatlasın patlasın

kıskansın bizi eylül


gel

kalmayalım yarım


allayıp pulladığım öyküm ol

ister uzun ister kısa


şiirim ol

dizelerinde dinlenip

yorgunluk giderdiğim


türküm ol


şarkım ol benim

son nefesimde bile

dilimden hiç düşmeyen


sazım ol

sözüm ol


kışım

yazım ol

tükenmeyen baharım ol çiçek çiçek

dallarında nefes alıp verdiğim


istersen nehirler dolusu gözyaşım ol


her şeyim ol benim



nedenim olma




SIĞACIK     09 / 2018

11 Mart 2019 43 şiiri var.
Beğenenler (7)
Yorumlar (2)
  • Sayamadım kaç kılcal damarım kırık. Tebriklerimle şair. Gününüz güzel geçsin.

  • 5 yıl önce

    İzmir'li olmanın ayrıcalığı işte şair özgürlük!.. her şeyden öte ve önemli .İçtenlikle kutlarım