Yalnız Adamın Hikayesi
akşamın muhabbet faslından sonra
karanlık odalarda meşk saati şimdi
yani yalnız bir adamın sokağa çıkma vakti
aradığını bulmaya değilde kendini biraz daha kaybetmeye
çünkü onun hatrında ki hayat
basit mutluluklardan daha fazla ince işlemeli acılarla
mesela hastane odalarının saat kaçta ne halde olduğunu
hala her an ile net biçimde hatırlamakta
yahut yediği kazıkların o içsel depremleri
şiddeti geçmiş olsa da hala vurmakta
bıkmışlık gibi bir algıyı doğursa da
aslında her şey arzularının çuvallamasında
hele o sevdiği kadın yok muydu
işte meselenin bütün sırrı tamda orada
düşe kalka yaşadığı gençlik çağının
yokluk çukuru olmuştu
saçları düz omuzlarına dökülen
dudaklarına inceden tebessüm konduğunda
göz kapaklarının gözlerini örttüğü
ve zarif vücudu ile tam bir aşk büyüsü
onu hayal etmekle büyüttüğü dizeleri
ve onu sevmekle geçen gençliği
başka birine yar olduğunda değilde
onu görmezden gelişi ile bu hala itmişti
nice şiirde durur hala odasında
ara sıra okur mu yalnız adam bilinmez ama
aşk büyüsü hala durur sol yanında
kısacası o çukurda, ne alamettir mutlu görünür
hatrını soran mutlu sanır
hoş kötüyüm dese muhabbetin sonunu bilir
bu yüzdende en iyi oynadığı ve söylediği yalandır
'' iyiyim, mutluyum ya sen ''