Yok/lama
yoktu...
sustasında ömrün
yılların gölgesi yoktu
onca renk
onca cümbüşlü gece
ve gündüzü sırmalı yıllar
mazinin ardında yoktu
yine de
sallanıyordu ye/gök
sessizliği yırtarak bir yürek
notasız akortsuz
taka-tuka yapıyordu
diyordu ki...
'Aşk benden göçtü
Hazan gül'e düştü
Hüzün beni seçti'
gülümseyip geçiyordu
taka-tukacı...
bu serseri bu yürek
sanki, isteyerek
çürüyecek
yoktu...
önünde/ardında kimse
isyana, küsküye gerek yoktu
?Kocaman'dı yaşamak
yalan gülüşlere sığıntılı
yalan sevgiler çoktu
.......... 11.07.2012 Şarköy