Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı

— min. okuma: 10-11 dakika

Avrupa'da Rönesans'la her alanda başlayan gelişmeler, edebiyatta da kendini göstermiş, 17.yüzyıldan sonra arka arkaya çıkan edebi akımlar, Batı edebiyatı ile birlikte bütün dünya edebiyatlarını etkilemiştir. Tanzimat'ın ilanıyla, aydınlarımız Avrupa kültürünü yakından tanımış ve 19.yüzyılın ikinci yarısından itibaren Batı edebiyatını örnek almışlardır.

Genel Özellikler

Osmanlı devleti XIX. yüzyılda içte ve dışta meydana gelen karışıklıklarla iyice zayıflamış, her alanda gelişen Avrupa devletlerinin karşısında güçsüz kalmıştır.

Bu durumda, Osmanlı devlet adamları gelişmelere ayak uydurabilmek için, Batı ülkelerinin bilim ve teknolojisinden yararlanmak istemişlerdir. 1839 yılında ilan edilen Tanzimat Fermanı, bu amaçla hazırlanmıştır.

Tanzimat'ın ilanıyla Batı kültürünü ve sanatını yakından tanıyan aydınlar, düşüncelerini edebiyat aracılığıyla halka aktarmaya çalışmışlardır. Böylece edebiyatımızda yeni bir dönem başlamıştır.

Batı etkisinde gelişen bu dönemlerin ilki, Tanzimat dönemi Türk edebiyatıdır.

1. Dönem Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı (1860–1876)

I.Dönem sanatçıları "toplum için sanat" görüşünü benimsemiş, bunun sonucunda halkın anlayabileceği bir dilin kullanılmasını savunarak, toplumsal konulan işlemişlerdir.

Vatan, millet, özgürlük, hak, uygarlık, adalet, eşitlik gibi kavramlar edebiyatımıza Tanzimat'la girmiş; ayrıca bu dönem sanatçıları, halkın eğitim görevini de üstlenmişlerdir.

I.Dönem Tanzimat sanatçıları şiirin konusunu ve özünü değiştirdikleri halde, biçim olarak eski geleneğe (Divan edebiyatı) bağlı kalmışlardır. Bu dönemde Batı edebiyatından ilk çeviriler yapılmış, bu çevirilerin sonucunda roman, hikâye, tiyatro, makale, eleştiri gibi türler edebiyatımıza girmiştir.

Gazetecilik, Tanzimat döneminde gelişmiş, ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval, Şinasi ve Agâh Efendi tarafından 1860'da çıkarılmıştır. Bu tarih, aynı zamanda Tanzimat edebiyatının da başlangıcı sayılmıştır.

Ziya Paşa, Namık Kemal ve Şinasi 1. Dönem Tanzimat edebiyatının en önemli temsilcileridir.

a) Manzum Eserler:

I.Dönem Tanzimat sanatçıları şiirin konusunu ve özünü tamamen değiştirmiş; şiire vatan, millet, özgürlük, insan sevgisi, eşitlik, adalet gibi toplumsal kavramları getirmişlerdir. Ancak şiirin biçimini tam olarak değiştirememişlerdir. Nazım birimi, olarak beciti aruz ölçüsünü, kaside, gazel, murabba gibi Divan edebiyatı nazım biçimlerini kullanmışlar; sadece kaside nazım biçimindeki klasik kaside bölümlerini kullanmamışlardır.

Namık Kemal

"Vatan şairi" diye de anılan Namık Kemal'in, toplumsal konuları ve kavramları işlediği coşkulu şiirleri; güçlü ve heyecanlı söyleyişi ile edebiyatımızda önemli bir yeri vardır.
Biz O'nun vatan sevgisi, özgürlük gibi toplumsal kavramları işlediği Hürriyet Kaside'sinden aldığımız örnek beyitleri inceleyeceğiz.

Hürriyet Kasidesi

Görüp ahkâm-ı asr-ı münharif sıdk u selametten
Çekildik izzet ü ikbal ile bab-ı hükümetten

Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten
Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez ianetten

Felek her türlü esbab-ı cefasın toplasın gelsin
Dönersem kahpeyim millet yolunda bir azimetten

Ne mümkün zulm ile bîdâd ile imhâ-yı hürriyet
Çalış idrâki kaldır muktedirsen âdemiyetten

Ne efsunkâr imişsin, ah ey didâr-ı hürriyet
Esir-i aşkın olduk, gerçi kurtulduk esaretten

Nâmık Kemâl

Beyitlerin Açıklaması:
1-
Devrin hükümlerini doğruluktan sapmış görüp hükümetteki görevimizden değerimizi koruyarak ve şerefimizle çekildik.

2- Kendini insan bilenler halka hizmet etmekten usanmaz. İnsan sevgisiyle dolu olanlar zulüm görmüş, zavallı kimselere yardım etmekten çekinmezler.

3- Felek her türlü cefa (eziyet) sebeplerini toplayıp gelsin; (eğer) millet yolundaki kararlı gidişimden dönersem kahpeyim.

4- Zulüm ve zalimlik ile özgürlüğü yok etmek mümkün değildir. Gücün yeterse insanlıktan düşünceyi kaldır.

5- Ey özgürlüğün güzel yüzü, sen ne büyüleyici imişsin
Esirlikten kurtulduk, ama bu kez de senin (özgürlüğün) esirin olduk.

Sözlük:

âdemiyyet: İnsanlık
ahkâm: Hükümler
ahkâm-ı asr-ı münharif: Doğruluktan sapmış asrın hükümleri
azîmet: Yola çıkış, gidiş, kararlı gidiş
bab-ı hükümet: Hükümet kapısı
bîdad:
Adaletsiz
didâr: Güzel yüz
efsunkâr: Büyüleyici
esbab-ı cefa: Cefa sebepleri
esâret: Esirlik, kölelik, tutsaklık
iânet: Yardım
idrâk: Düşünme yeteneği
imhâ-yı hürriyet: Hürriyeti yok etmek
muktedir olmak: Gücü yetmek
mürüvvet-mend: İnsaniyetli, insanı seven.

Açıklamalar:

Bu dörtlüklerde dürüstlük, onurlu olmak, insan sevgisi, adalet, vatan ve millet sevgisi ile özgülük gibi kavramlar işlenmiştir. Şiir, beyitlerle ve aruz ölçüsü ile yazılmıştır. Nazım biçimi "kaside"dir; ancak klasik kasidelerdeki gibi bu beyitlerde övülen bir devlet büyüğü değil; vatan, millet, özgürlük gibi toplumsal kavramlardır. Hürriyet Kaside'sinin tamamı 29 beyittir.

Namık Kemal (1840–1888)

Çocukluk ve ilk gençlik yıllarında Divan edebiyatı geleneği ile yetişen Namık Kemal, Şinasi ile tanıştıktan sonra Batı sanat ve kültürüne yönelmiş, halkı aydınlatmak ve eğitmek amacıyla toplumsal konuları işlemiştir.
Şinasi ile Tasvir-i Efkâr gazetesini, daha sonra da Hürriyet ve İbret gazetelerini çıkarmış, şiirler yazmış; roman, tiyatro, tarih ve eleştiri türlerinde eserler vermiştir. "Vatan yahut Silistre" adlı piyesinin yankıları büyük olmuş; bunun üzerine Kıbrıs adasındaki Magosa kalesinde, 38 ay (1873) hapsedilmiştir.
Tanzimat döneminin en önemli düşünce ve sanat adamlarından olan Namık Kemal, edebiyatı düşüncelerini halka yaymak için bir araç olarak kullanmıştır.
Namık Kemal'in "İntibâh" romanı, edebiyatımızda ilk edebî roman olma özelliğini taşır.

Mensur Eserler

Tanzimat'ın 1. döneminde nazımda olduğu gibi, nesir türlerinde de toplumsal konulara ağırlık verilmiş, Divan edebiyatının (Klasik: edebiyat) aksine nesir ön plana geçmiştir.
Gazeteciliğin gelişmesi ile gazeteye bağlı yazı türleri de ortaya çıkmış (makale, fıkra, eleştiri), Türk düşünce hayatı özel gazeteler aracılığıyla büyük aşamalar geçirmiştir.
İlk tiyatro eseri, Şinasi'nin bu dönemde yazılan "Şair Evlenmesi'" adlı, bir perdelik komedisidir. Tiyatro türüne Şinasi'nin yanı sıra Namık Kemal dramlarıyla, Ahmet Vefik Paşa ise Mo­liere'den çevirdiği ve adapte ettiği eserleri ile büyük katkıda bulunmuştur.
İlk çeviriler yapılmış, bu çevirilerin sonucunda roman ve hikâye türleri gelişmiştir. Ayrıca tarih, edebiyat tarihi ile ilgili ilk çalışmalar Tanzimat'la başlamıştır. Ahmet Mithat Efendi roman ve hikâyeleri ile bu türleri halka sevdirmeye çalışmıştır.

Şinasi (1826–1871)

Şinasi Tanzimat dönemine sanatçı kişiliğinden çok, düşünceleri ile damgasını vurmuş bir edebiyatçımızdır.
İlk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval'i Agâh Efendi ile çıkaran Şinasi, ilk makaleyi de bu gazetede Mukaddime (önsöz) adıyla yayımlamıştır. 1860'da çıkardığı Tercüman-ı Ahval'den sonra, 1862'de Tasvir-i Efkâr gazetesini çıkarmıştır.
İlk tiyatro eseri olan "Şair Evlenmesi" Şinasi tarafından yazılmış, bir perdelik- komedidir. Türk atasözlerini toplayan, La Fontaine'in fabl'larını Türkçeye çeviren, sözlük çalışması yapan Şinasi'nin şiirleri de vardır. Mustafa Reşit Paşa'ya yazdığı "Kaside"si çok ünlüdür'.

Tanzimat Dönemi Türk Edebiyatı II (1876–1896)

Tanzimat'ın I.döneminde "toplum için sanat" görüşünü benimseyen sanatçılar, toplu­mu aydınlatmak için edebiyatı bir araç olarak görmüşler, halkı eğitmek ve geliştirmek amacıyla eserler vermişlerdir.
1878'de Meclis-i Mebusan, Sultan II. Abdülhamit tarafından kapatılır ve Meşrutiyete son verilir. Hemen ardından Tanzimat Fermanıyla toplumsal yaşamda sağlanan bazı özgürlükler kısıtlanır ve Osmanlı devleti 33 yıl süren bir baskı rejimi ile yönetilmeye başlanır.

a) Manzum Eserler:

Böyle bir ortamda toplumsal sorunları dile getiremeyen II. dönem Tanzimat sanatçıları bireysel konulara yönelmiş ve "sanat için sanat" anlayışını benimsemişlerdir.

Bu anlayışın sonucunda dilde sadeleşme çabaları bırakılır ve dil ağırlaşır. Açık anlatım yerini, kapalı ve sanatlı bir anlatıma; toplumsal konular da bireysel konulara bırakır. Ancak bu dönem sanatçıları bazı tür ve biçimlerde önemli yenilikler yapmışlardır. Bazı nazım biçimleri bırakılarak Batı'dan alınan yeni nazım biçimleri kullanılmıştır.

Tanzimat'ın II. dönem şair ve yazarlarının başlıcaları Abdülhak Hamit Tarhan, Recaizade Mahmud Ekrem ve Samipaşazade Sezai'dir.

Abdülhak Hamit Tarhan

Tanzimat edebiyatının önemli sanatçılarından biri olan Abdülhak Hamit Tarhan, özellikle edebiyatımıza getirdiği yeni kavramlar ile şiirimizi biçimsel açıdan yenileştirmesiyle dikkati çeker. 

Abdülhak Hamit Tazimatın II. döneminin bütün özelliklerini eserlerine yansıtmış bir sanatçıdır. Kişiliğinin yanı sıra, toplumsal baskıların da etkisiyle aşk, doğa ve ölüm konularına yönelmiştir.

Abdülhak Hamit'in eserlerini tiyatro eserleri ve şiirleri olarak iki grupta toplayabiliriz. Gerek tiyatro eserleri, gerek şiirlerinde Romantizm edebi akımının etkisi görülür. Hamit, eserlerinde ölüm, ruh, sonsuzluk gibi soyut kavramları, aşk ve doğayı işlemiş; tiyatro eserlerinin bir kısmında da tarihi konulan, yurtseverlik kavramını anlatmıştır. Eserlerinin dili ağır, anlaşılması zordur.

O'nun "Makber" adlı şiiri, sanatçının bu yönlerini tanıtması açısından önemlidir.

MAKBER

Eyvâh... ne yer, ne yâr kaldı,
Gönlüm dolu âh ü zâr kaldı.
Şimdi buradaydı, gitti elden
Gitti ebede, gelip ezelden.
Ben gittim, o hâksâr kaldı,
Bir gûşede târmar kaldı;
Bâkî o enîs-i dilden, eyvah!...
Beyrut'ta bir mezar kaldı.

A. Hâmid Tarhan

Kelimeler:
bâkî: kalan, artık, bundan başka.
hâksâr: Toz toprak içinde,
ebed: Sonu olmayan gelecek.
enîs-İ dil: Gönül arkadaşı
ezel: Başlangıcı olmayan geçmiş zaman.
gûşe: Köşe
târmar: Dağınık:

Açıklamalar

Yukarıdaki bent Abdülhak Hamid'in "Makber" adlı eserinden alınmıştır. Bu eser, şairin karısı Fatma Hanım'ın ölümü Üzerine yazdığı, karısının ölümünden duyduğu acının yanı sıra ölüm, din, felsefe ile ilgili görüşlerini belirttiği manzum bir mersiyedir. Makber sekizer mısralık 295 bentten oluşmuştur.
Örnek metinde şair, karısının ölümünden duyduğu üzüntüyü anlatmaktadır.

b) Mensur Eserler

Tanzimat'ın II. döneminde roman, hikâye, tiyatro, çeviri, anı ve eleştiri türlerinde eserler verilmiştir. Bu dönemde özellikle roman türü gelişmiş, romantizm edebiyat akımından realizme geçilmiştir.

Namık Kemal'in Romantizmin etkisindeki "İntibah" ve "Cezmi" romanlarından sonra Samipaşazâde Sezai'nin "Sergüzeşt" adlı romanı, Romantizm'den Realizme geçişin bir göstergesidir. Recaizâde M. Ekrem'in "Araba Sevdası" adlı romanı ise, edebiyatımızdaki ilk realist romandır.

Recaizade Mahmut Ekrem (1847–1914)

Recaizâde Ekrem,  "sanat için sanat" ilkesini savunarak edebiyatımıza getirdiği yeniliklerle, Abdülhak Hamit ile birlikte Edebiyat-ı Cedide (Servet-i Funûn) edebiyatının hazırlayıcıları arasında yer almıştır.

Şiir, roman, hikâye, tiyatro, eleştiri, anı türlerinde verdiği eserleriyle Recaizâde Ekrem'in 'edebiyatımızda önemli bir yeri vardır. Ekrem "Her güzel şey şiirdir." ilkesiyle Türk şiirinin tema ve konusunu genişletmiştir.

Recaizâde Ekrem'in "Araba Sevdası" adlı romanının edebiyatımızda "Önemli bir yeri vardır. Yazar, bu romanında yanlış batılılaşmayı işlemiştir. "Araba Sevdası" edebiyatımızda ilk realist (gerçekçi) roman örneğidir.

Paylaş:
Yorumlar