Araba
Boş zaman yoktur boşa geçen zaman vardır.Hani bize hep sorarlar ya:"Boş zamanınızda neler yaparsınız?" Genelde cevaplar da ezberlenmiştir artık:"Kitap okurum,müzik dinlerim,televizyon seyrederim."
Ülkemizde kahvehane kültürü de değişti önceden sadece emeklilerin,yaşlıların uğrak yeri olurken şimdi ise gençleri ağırlıyor hatta çocukları bile.Eskiden çocukları sokmazlardı zaten çocuk,babasından korkusuna da gidemezdi,ayıptı,suçtu.
Günümüzde oyun salonuna dönüştüler artık,hoş sohbetler,tavşan kanı gibi çaylar yerini okeye bıraktı.
Karısı arar:"Nerde kaldın,eve misafirler gelecek."Eşinin cevabı şu olur:" Son elimiz kaldı,onu da bitirip geliyorum." Halbuki geliyorum dese bile en az bir saat sonra gider evine.
O stres içinde atışmaların,tartışmaların olması da oyunun kuralı neredeyse.
Kulak misafiri olduğum bir konuşma,araba meraklısı biriyle,onu yenip masanın bütün borçlarını ödetme planları yapan birisi:
-Arabam olsaydı şimdi,ıslanmadan eve giderdim sımsıcak.
-Al,sana 'alma' diyen mi var?
-Piyasalar uçtu gitti,her gün flimlerde olduğu gibi zam üstüne zam geliyor.
-Benim arabanın ne mazotu var ne benzini ne yağı ne aküsü ne lambası ne vergisi...
-Bisikletten bahsediyorsan bu yaşta onu kullanamayız hastalıklarımız var kilolarımız var hem hiç hoş olmuyor.
-Ben senin arabana binemem ama sen benim binecegim arabaya mutlaka bineceksin,herkes binecek hem de insan gücüyle çalışıyor.
-Neymiş bunun markası?
-Markası da yok,tabut...