Beyin
Kolay değildi iflasın eşiğindeki bir işletmeyi yeniden ayağa kaldırıp binlerce insanın geçimini sağlamasını temin edebilmek.Genç,tecrübeli ve zekiydi,üç yabancı dil bilirdi.Başarılara doymak bilmeyen bu zeki yöneticinin lakabı "beyin"di.Sabahın erken saatlerinde gelir,gece yarılarına kadar harıl harıl çalışırdı,misafirleri eksik olmazdı bazen yorgunluktan masa başında ilkokul talebeleri gibi uyuyakalırdı.
Bir sabah şiddetli bir baş ağrısıyla uyandı,üzerinde tonlarca yük hissediyor,kımıldayamıyor ve konuşamıyordu,apar topar hastaneye kaldırdılar.Doktor:" Beynindeki tümör patlamak üzere herhal amaliyata almamız lazım."derken canla başla çalıştığı ve sağlığını feda ettiği işletmenin patronu,denize karşı olan yalısının balkonunda kahvaltı yapıyordu.
Sonuç ne mi oldu,ne siz sorun ne ben söyliyeyim...
Zorlu geçen amaliyatın ardından genç ve başarılı müdür,bitkisel hayata girdi ve tedavisi uzun yıllar alacağa benziyor.
Karısı:"Sen ailenden çok işini tercih ettin ne kahvaltı yapabildik başbaşa ne akşam yemeği yiyebildik ne pikniğe gidebildik."diyerek kırgınlığını her seferde dile getiriyordu.
Patronuysa iki sefer ziyaretine ya geldi ya gelmedi,her gece zevke düşkün arkadaşlarıyla içkisini yudumlamaktan geri durmadı.