Budala

"İlk fırsatta sizleri eşimle tanıştıracağım, o kadar temiz kalbi var ki bana hak vereceksiniz onunla niçin evlendiğime ve onu çok seviyorum,bir saat sesini duymasam delirecek gibi oluyorum,tatil planlarımızı bu sefer yurt dışına düşünüyoruz."diyordu muhasebe müdürü Çiğdem Hanım mesai arkadaşlarına, yere göğe sığdıramıyordu iki yıl önce evlendiği eşini.

Şirketin önüne siyah bir mercedes yanaşmış ve içinden altmış -altmış beş yaşlarındaki iri yarı adam güvenlik görevlisine Çiğdem Hanım'la görüşmek istediğini söylemiş,onlar ise önemli bir toplantıda olup görüşmenim mümkün olmadığını ancak yarım saat beklemesi gerektiğini veya başka bir güne randevu alması gerektiğini söyleyince sinirlenmiş,aracına binip son gaz geri dönmüştü.

Güvenlik görevlisi ile Çiğdem Hanım şöyle konuşuyorlardı:

- Beni arayan soran oldu mu?

- Oldu efendim ama siz toplantıda olduğunuz için haber vermedim.

-Sordunuz mu kimmiş,ne için gelmiş?

-Hiçbir şey söylemedi efendim ama babanız olmalıydı,bayağı yaşlıydı.

-Bekleme odasına alıp çay kahve ikram etseydiniz.

-Teklif ettik ama kabul etmedi.

-Siyah bir araçla mı geldi?

-Evet.

-Sağ kaşının üzerinde küçücük ben var mıydı?

-Vardı biraz da kızgın birine benziyordu yaşlılık belirtisi işte biraz da tersledi beni.

-Not aldın mı plakasını?

Aracın plakasını söylediğinde çocuğunu azarlar gibi azarlayan Çiğdem Hanım'a, hayretler içerisinde kalmıştı otuz yaşındaki erkek güvenlik görevlisi:

-Budala,ben babamı yıllar önce kaybettim,o gelen eşimdi,bana doğum günü hediyesi alacaktı galiba onu verecekti.