Devletin Eli

Muhalif olduğu parti hakkında atıp tutuyor,aklına kazınmış ya da kazındırılmış dogmatik bilgiler gerçekleri görmesine engel oluyordu.Üstelik hiçbir partiye üye değildi.

Durakta iki kişi bekliyordu ve bekleyenlerden birisi işte bu inatçı adamdı,bir sağına baktı bir soluna,hafif yağmur çişeliyordu öğle vaktiydi,bereket yağıyor dedi içinden sevindi,yağmurla karışan toprak kokusunu iliklerine kadar hissetti.

Önce çakar lambalı bir araç geçti arkasında ise koca bir otobüs vardı,dönemin Dışişleri Bakanı muavin koltuğundan el sallayınca ne yapacağını bilemedi,ayağa kalkıp ceketini iliklemeye fırsat bulamadan konvoy geçiverdi önünen bir bir.

Onu yakından tanıyanlar sordu:

"Ne oldu,tükürdüğünü yaladın mı?"

Şöyle cevap verdi:

-O eller devleti temsil eder gözümün içine bakarak bana sallanan eli karşılıksız bırakacak kadar onursuz ve haysiyetsiz değilim.