Hikaye Bu Ya Ferhat ile Şirin Kavuşmuşlar
Ferhat ile Şirin, hüzünlüde olsa geçmişten gelen güzel bir aşk hikayesidir. Kavuşamamışlardır, böyle biliriz. Hikaye bu ya bir de kavuştuklarını düşünün. Farzımuhal Ferhat dağları delmiş de o yöreye su getirmiş.
- Ferhat yöreye su getirdin de evde içecek bir damla su yok. ''Sesi de üst perdeden çıkar'' Çabuk git çarşıdan su al da gel, yavrumuz susuzluktan ağlıyor.
- Tamam tamam bağırma, dağları deldik su getirdik buraya ama şimdi akçe ile alıyoruz vallahi anlayamadım bu işten bir şey.
- Bebe ağlıyor altını ıslatmış olabilir git çocuk bezi al çarşıdan, gros marketten.
- Şirin saçmalama yahu daha çocuk bezi icat edilmedi, gros marketlerde daha kurulmadı ortada yok, kafa yapma benimle...
- Çabuk gel eve gittiğin ile geldiğin bir olsun... Taksi ile git gel...
- Geç bakalım dalganı Şirin ne taksisi? Daha petrol bile bulunmadı, bisiklet bile icat edilmedi, sen de dalganı geç bakalım...
- Ben anlamam vallahi basarım yaygarayı...
- Ah ki ah! Ben nasıl da deldim bu dağları da bu hallere düştüm.
Ferhat Çarşıya doğru yol alır...
- Ben, delemez bu dağları, nasıl olsa beni de alamaz diyordum bu Ferhat'a ama nasılda deldi, benim aşkımdan yaptı biliyorum, vay namıssız meğersem ne kadar seviyormuş da beni haberim yokmuş.
Bir Müddet sonra Ferhat döner...
- Suya zam gelmiş Şirinim.
- Eeeee bana ne bundan almadın mı?
- Alamadım zam gelmiş dedim ya.
- Oğlum sen getirmedin mi bu suyu buraya, şimdi de alamıyorsun bu nasıl iş?
- Ben getirdim ama holdingler çöktüler suya hemen yok pahasına elimden aldılar.
- Satmayaydın birazını bize saklasaydın.
- Ne yapayım o zaman iyi para verdiler.
- Verdilerde ne oldu eridi gitti para, şimdi kendi getirdiğin sudan ancak üç beş şişe alıyorsun o paraya a benin safım saf Ferhat'ım.
Şirin harıl harıl evde temizlik yapmaktadır... Ferhat divanda uyumaktadır...
- Ferhat'ım Ferhat'ım
- Yine ne var Şirin uyuyordum, hem de güzel güzel rüyalar görüyordum.
- Ne görüyorduuuun yoksa beni mi?
- Fırat ile Dicle'nin önünü kesmişler baraj yapmışlar onu gördüm Şirinim.
- Deme yahu! Nasıl olur oralara baraj?
- Olmuş işte...
- Rüyaları bırak da sen şimdi biraz arazi ol, temizlik yapacağım.
- Tamam kaaaveye gidiyorum ben.
- Okey oynama sakın.
- Ne okeyi daha bizim buralara gelmedi okey, şimdilerde Çin de oynanıyormuş bir de Hindularda...
- Bilmem artık...
- Dişime göre rakip bulursam tavla oynarım.
- Temizliğim uzun sürer.
- İşin bitince mesaj gönder Şirincim.
- Olur güvercinle mi istersin mesajı leylekle mi, Şahinle mi, Doğanla mı?
- Fark etmez, birisiyle gönder işte.
- Ferhat sen kafayı mı yedin. Biz o kadar zengin miyiz? Bizim güvercinimiz, leyleğimiz ya da başka bir kuşumuz var mı?
- Neyse kuş konusuna girmeyelim yoksa madem. Benim kırmızı çizgim.
- Hava kararınca, hoca akşam ezanını okuyunca, ya da yüreğine bir şeyler dokununca gel işte özlemişimdir be seniiiiiiii! Yeter ki gellll!