Mum Işığı

Mum Işığı

Ben, mum ışığının yanına gidiyorum. Gelen varsa gelsin benimle. Bir de kendi ağzından dinlemek isterim, elektrik evlere gelmeden önce ne gibi görevleri vardı. Kulaktan dolma duyduklarımız doğrudur. Lakin, canlı canlı dinlemek başka olur doğrusu. Gittim ki yanına boynunu bükmüş öylece duruyor. Sordum nen var diye, ağzını bıçak açmıyor. Bir şeylere alınmıştı, belliydi her halinden.

- Vay be mum ışığı ! Bir zamanların klas görünümlü, karanlıklarda aranan hint kumaşıydın diye söze başladım. Hay başlamaz olaydım. Daha da mahçuplaştı. Bana :

- Bırak şimdi Enes, değil evlerde artık bakkalda, marketlerde bile yerim kalmamış. Unutulmuş gitmişim çoktan anlaşılan. Sen git cep telefonunun ışığıyla oyna.

- Ne alaka ya ? İşte geldim, seni unutmadım. Geçmiş günlerin hatırı da mı yok ?

Birden aklıma bir şey geldi. Evin ışığını mahsustan kapattım. Cep telefonumu ortadan kaldırdım. Ve :

- Koş mum ışığı koş. Yetiş, önümü göremiyorum. Gelmezsen düşüp bir yerimi kırabilirim bak, ona göre. Cep telefonumu da kaybettim, bulamıyorum zaten. Hem sana bir şey diyeyim mi ? Senin ışığın, benim cep telefonumun ışığından çok fazla aydınlık veriyor biliyor musun.

 Bunu duyan mum ışığı, şimşek hızıyla kendini yakmasıyla önümde durması bir olmuştu. O muhteşem aleviyle duvarda ki gölgem birden belirmişti. Ben de bunu istiyordum zaten. Duvarda ki gölgemle yeniden tanışmak.

27 Ağustos 2023 1-2 dakika 93 öyküsü var.
Beğenenler (2)
Yorumlar