Otel Odaları
Kimsesizlerin, yolcuların,dışarda kalmışların, çaresizlerin mekanı olan otel odalarının birinde,soğuk bir kış gününün geç saatlerinde tartışma başlamış çok geçmeden de yerini kavgaya bırakmıştı. Az önce sarmaş dolaş gelip sevgili olduklarını söyleyen balık etli orta yaşlı bayanla;tos bıyıklı hafifce de göbekli,babacan görünümlü, asık suratlı adamdam başkası değildi bu gürültüyü çıkartan.
-Yeter artık,ben senin malın değilim,istediğin gibi davranamazsın bana, her dediğini yapmayacağım artık.
-Senin için yapmayacağım yoktur şu dünyada,bir dediğini iki etmedim bugüne kadar.
-Sus,daha fazla yalanlarını duymak istemiyorum senin ama suç bende,seni sevmekle en büyük hatamı yaptım zaten. Sen adam olsaydın şimdi buralarda gizli gizli buluşmazdık ama sen yalan üstüne yalan söylüyorsun.
-Ağzını topla,adamlığı sen mi öğreteceksin bana?
-Ben gidiyorum ve bir daha da dönmeyeceğim.Söyle bana,ne yaptın benim için,o kıymetli karına aldığın mücevherlerin kaç tanesini bana aldın?Hani yurt dışına götürecektin,en önemlisi de karından boşanıp benimle evlenecektin ne oldu?
-Gidemezsin,bırakmam.
-Çekil önümden,yalancı soysuz...
Yukarıda hakaretler ve tehditler havada uçuşup itişip kakışmalar yaşanırken, aşağıda ise iki resepsiyonist arasında ilginç bir diyolog yaşanıyordu:
-Polisi çağıralım mı abi, cinayet işlenecek gibi, başımız derde girmesin!
-Yok be oğlum,korkma hemen,kadın naz yapıyor sadece hem şimdi biraz sarhoşlar sabah göreceksin geldikleri gibi kolkola çekip gidecekler iyi tanırım bunları.