Rakamsallar
Bu kadar düşmezdim...
Ama ne yazık ki, evet ki, sen ölmeden önce ben seni sevgili kardeşim bu kadar düşünmezdim. Aklıma ara-sıra gelirdin örneğin sabahları ya sıçarken ya sevişirken ya da otuz bir çekerken. Bu otuz bir ayrı mı yoksa birleşik mi yazılır acaba? Her neyse. Matematiksel olarak yılda; he ay iki sefer asılsam yirmi dört kez yılda yirmi defa sevişsem topu topu kırk dört hadi altı da ben ilave edeyim elli olsun seni düşünme sayım...
Ulan it oğlu it zamanında o yumruğu bana atmasaydın Faşist Çakması kardeşim yine senin Çakma Faşistler tarafından Kurtuluş Parkında çevrilip bir araba dolusu yumruk-tekme yemeseydim seni ne ihbar ederdim ne de otuz altı yıl yalnız bırakırdım.
Bu kadar düşmezdim ben.
Üç ayın doldu. Henüz ağlamadım bile. Kredi borcunu ödedim. Pişmanlıklarımdan kurtulurum rahat uyurum diye. Kesmedi. Yani seni ihbar etmedim aslında. Mezarında duyarsın da kalkarsın karşıma çıkarsın o yumruğu bir kez daha sallarsın. Boylu boyunca salonun ortasına ezilmiş muz gibi serilirim ya mahsus dedim. Bilirsin gırgırı ve şamatayı severim. Şövenizmlikle ve oportünistlikle kardeş kardeş geçindiğime bakma. Ortalığı ben bulandırmıyorum bulandırmadım da bulandırmamda. Değmezler hiç biri. Önemsizler anlayacağın.Sen de eşşek gibi biliyorsun biliyordun bunu...Ben kimim ki?
Seni asla satmadım. Ama satmış da olabilirim otuz altı yıl aramamakla...Ama yeni bir acıyla tanıştım sayende. Yokluğun vurdu hıyar...