Ayrılık
gece sinmişti üstüne
vuruyor, yas tutan döşüne
berduş caddelerin karanlığı.
ve karanlık bulaşmış sakalına,
elleri soğuk,
silik renkli ceketi,
sığınmak ister gibi,
gümüş renkli ortama.
buruşmuş alnına vuran
çiğ damlaları
düşüyor üstüne
kış bağlayan döşüne
uzun taş döşeli bulvarları aşmak:
daha da uzaklaşmak,
uzun karışık,
soğuk karanlık duvarları.
zor geliyordu adama, anlamak.
uzaklaştıkça yaklaşan, bir düştü,
ışıktan arta kalan, bir sönüştü,
ne yana dönse gördüğü,
gecenin üstüne düştüğü
bir ölüştü,
...sevda.
sevdasıydı karanfil kokusu
karanfil kokulu o duygu
mil çekilmişti gözlerine gecenin.
Geceden daha derin
anlamamıştı karanlıkları
anlamamıştı yalnızlığı
ta ki anlayana kadar...
/sakın! .../
gecenin rengini atmış sakalın
sığınamazsın gümüş renkli ortamlara
kara sevdalara
sakın!
dokunma dediler adama
dokunma!
Kaldırımlar soğuk, kaldırımlar sırnaşık
Kaldırımlar yalnız,
kaldırımlar yalnızlara âşık
geceyi çekmişti üstüne,
kış bağlayan döşüne.
👍👍👍😭