Hasret Bile Tükendi
Biliyorum bu yollardan gidenler dönmedi geri
ve her hatıra unutmak çukurunda,
ayakların sövdüğü su birikintisi.
Dünya budur işte elle tutulmayan hayat,
bütün koşullara rağmen yağmayan hayal
doğmayan umut sevilmeyen gam.
Hüznü yaşıma kattılarda yaşlandım
yoksa benim yaşım ne ki,
henüz saçlarım annemin dizleri kokuyor
gözlerimi fırtınalı kadrajlara çevirselerde,
henüz güneşli bir sabahın oyun hevesindeyim.
İstediler de yaptılar yüreğimi Nuh tufanı,
unuttular acizliğimi!
unuttular gemisizliğimi!
Büyük acılara vurula vurula dindim.
Oysa benim avuçlarıma sığacak kadar,
çamurdan yaptığım dağlarım vardı henüz.
Henüz! Peygamberden örnekler alıp işleyecek sevaplarım vardı.
Hutame ve gayya kuyusunun boynumdaki tehdidi nedir?
Dünyanın gecelerini gördüm karanlığına uzandım,
kahrını örtüm üzerime.
Ben hep üşüdüm herkesin sıcacık sandığı yerde.
Oda arkadaşı oldum yalnızlığın
Hayır! Hiç ağlamadım ama yağmurda dinmedi
Biliyorum bu yollar uzağın kapılarına gidiyor
Ufuk dün yakındı
bugün sandığımdan daha uzak.
Duymuştum zihnimin susmayan bir düşüncesinden,
bir şey uzaklaşıyorsa sen bitiyorsun demektir.
demekti ki zamandan daha zaman oldum.
ve öyle bir aktım,
sonbahar bile bu kadar solmadı.
Ya Samed bilirim senden başka yere yoktur sefer.
Sende bilki incittiler kuşları kullarına küs kaldım
Bilki en güzel şekilde yaratıp
ebedi cennetle müjdelediğin beni,
yaktılar günahların en işlek kıyısında.
Ben iyiydim ALLAHIM büyüdümde kirlendim.
yakarışlarımı isyan sayma ama
oyunlarımı yarım bırakanlara, çocukluğumu helal etme ya Rab.
“karşılığında ücret talep etmeyenlere uyunuz” demişti ayet
Ben kimlere uydum el afüvv
İlk yüreğimi aldılar
İlk seni
İlk her şeyimi.
Şimdi aklım engin bir pişmanlıktır .
yeniden doğabilir miyim ya Bâis
Sen ki zümrüdüanka’nın Rabbisin.
Ben ki çok yandım...
Kül’üm çok.
(H.H)