Kaside-i Bürde

Sana sarı saçlı mevsimler gönderiyorum
Süveyda bakışlı ayrılıklardan kalma
Çiçeklerinde solgun sıcaklık
Dallarında buruk yapraklı özlemle
Sahte güneşlerden sızan ışığa ram olmadan
Sana mevsimin kördüğüm rüzgârını
Seherden çalınan ılıklıkla gönderiyorum
Çöz çözebilirsen...




Üzgünüm hem de çok
Nasıl bir anlamsızlığa kapılmış gece
Hayalini yorgan yapıyor yakamozlar denize
Nasıl ağrı kusuyor yıldızlar ışıl ışılken dolunay
Bilsen nasıl çaresiz sükût...
Her gece hasret kokuyor gökyüzü
Lacivert aymazlık ağrı eşiğim
Sır camlarda buharlanıyor sen'li yanlarım
Gamzemde nazlanmadan tebessüm
Zapt edemiyorum hülyalarımın hicran damlalarını
Dağlanıyorum o vakit akitleşen ihanetlerin
Kum sıcağı hüznünde
Sırılsıklamım...






Bir yanım çoğalırken tütün soluğunda
Bir yanım hasret ezgilerinde külleniyor
Tek tek vuruluyor düşlerim
Kirpiğime asılı çığlıklarında gecenin..





Hırçınlaşıyor karamsarlığım
Ansızın yüksek bir dağdan dikenlere bulanarak düşüyorum
Şimşekler hep üstüme üstüme
Ağıtlanınca hüznüm mor dağlardan kış gülüyor saçlarıma ayarsız
Doluya tutulan göç yollarımda
İnceden örterken kederimi damlalar
Yâdımda nazende hıçkırıklar boy veriyor umarsız
Gün boyu ağlak bir çisenin telvesiyim nazenin
Ben yağmurda ıslanmadım hiç
Sırılsıklamım göz yolunda
Sana süslü cümleleri üşütüyorum dudak ucumda
Ve gülüşlerim beşik kertiği kederimle sevişgen
Sözlendim yalnızlığınla bu aralar ..




Bu gece dumanları savurdum
Arka sokaklara
Asılırken gözlerim sensizliğe
Alışamıyorum sessizliğe
Kulağım hala seste nefeste
Üşüyorum kenar köşe
Kanatsızım biliyorum
Bıçak sırtında sağıldı soğukluğum...





Kör kuyularda su içiyor dilsizliğim
Doygunluğum göçmeni bu aralar
Mükâfat sunuyor özlemin rengi
Alı mor
Moru kan çanağı gözlerime
Marmara soğukluğunca sessizim şimdilerde
Iskalanırken hürriyetim üşüyorum derinlerde bir yerde...






Lacivert damlalarda öpüşüyor
Sürgünlüğüm
Leyla olamadan yürek saflarında deli boran
Külfetli sevdalara yama biçiyorum
Çırılçıplak bir mevsim bakıyor
Bıçak sırtı
Usul usul ölüyorum darağacında
Sonrası
Kelebek tozu kalıntılarında
Kefenlenir düş kırığı saatler
Sabaha günaydın demeden
Yaşıyorum öylece asiyim bu aralar ...




Sırtımda kaç hançer sızısı var sayamadım
Kaç kez yere değdi umudum
Kaç kez zılgıtlarda demledim hasretimi
İçli kaç türküde ağladım sebepsiz bilmeden
Yüreğimden sen geçerken
Alnından öpüyorum geceyi...
Kirpiğimde ıslaklığı dirençsiz çiğlerimin
İhanet sıcaklığında gönül filizi
Duman duman tütüyorum bu aralar...
Geceyi düşüyorum satır aralarına
Sen uyurken
Sen uyurken
Mavileri sıvıyorum kırmızıya
Bir gözü şehla...





Adımlarıma vefa ekmiştim oysa
Sana yürüyordum umarsızca
Sense
Umursamaz ten kavuran dinginliğinle
Başıboş dolanıyorsun ısmarlama kentinde
Damarlarımda yürek belası kafiye
'Ayrılık yaman kelime
Benzetmek azdır ölüme'





Ahlanıyorum ,
D/ağlanıyorum kendimce
Kaside-i bürde firarken gecede kulaklarıma
Haki hasreti biliyorum alaca karanlıkta
Sorma bir deste nükte dilde ağrılı keş tekrarım
Sorma kifayetsiz sözcükler
Hüznüm delik deşik bu aralar...



NOT. Tırnak içi yazı bir şarkı sözüdür...Vecdi Bingöl (Söz), Sadettin Kaynak (Müzik) ..