Fecr-i Ati Topluluğu (1909–1912)

— min. okuma: 6-7 dakika

Servet-i Fünûn edebiyatının devamı niteliğinde olan Fecr-i Ati topluluğu, 1909 yılında or­taya çıktı. Geleceğin güneşi anlamına gelen Fecr-i Ati topluluğu görüşlerini bir bildiri ile 24 Şubat 1910'da edebiyat dünyasına duyurdu. Ancak bu topluluk, içinde bulundukları olumsuz koşullar nedeniyle fazla bir varlık gösteremeden dağıldı.

a) Genel Özellikler:

Örnek olarak Fransız Edebiyatını aldılar. Fransız sembolistlerinden etkilendiler

Eserlerinde aşk ve tabiat konusunu işlediler Duygulu ve romantik bir aşkı dile getirdiler.

Gerçekten uzak tabiat tasvirleri yaptılar.

Şiirlerinde aruz veznini kullandılar.

Serbest müstezatı geliştirerek kullanmaya devam ettiler.

Ağır bir dil kullandılar. Dil Arapça, Farsça kelime ve tamlamalarla yüklüdür.

Herhangi bir yenilik getirememişlerdir.Serveti Fünun edebiyatının devamından öteye gidememişlerdir.

Fecr-i Ati topluluğu: Refik Halit Karay, Ali Canip Yöntem, Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Ahmet Haşim, Celal Sahir gibi sanatçılardan oluşur.

Edebiyat-ı Cedideciler gibi "Sanat için sanat" görüşünü benimseyen Fecr-i Ati topluluğu, edebiyat ve sanatla ilgili görüşlerini ve düşüncelerini 24 Şubat-1910'da Servet-i Fünûn dergisinde bir bildiri ile açıkladılar. Bu açıklama edebiyatımızdaki ilk bildiridir.

Sanat ve edebiyat sevgisiyle kurulan Fecr-i Ati topluluğu, edebiyatı araç değil, amaç ola­rak gördü, şiirde güzellik kavramını ön plana çıkardı, ağır bir dille, doğal olmayan süslü bir anlatımla eserler verdi.

Edebiyatımıza yeni bir şeyler getiremeyen ve güçlü eserler veremeyen Fecr-i Ati topluluğu büyük bir varlık gösteremeden 1912 yılında dağıldı.

Fecr-i Ati topluluğunun en güçlü ismi, edebiyatımızın önde gelen şairlerinden Ahmet Haşim'dir.

Ahmet Haşim (1884-1933)

Edebiyatımızda daha çok şiirleri ile tanınan Ahmet Haşim; gezi, söyleşi, fıkra türlerinde de eserler vererek usta bir nesir yazarı olduğunu da kanıtlamıştır.

Ahmet Haşim, Sembolist Fransız şairlerinin etkisinde kalarak duygusal, gizli, kapalı bir anlatımla şiirler yazmıştır. Şiirlerinde düşünceden çok duyguya önem vermiş; güzelliliği anlamın açıklığında değil, kapalılığında aramıştır. Şairin bir diğer özelliği benzetmelerin, sembollerin ahen­gine kapılarak kendine özgü bir dil yaratmasıdır.

Fecr-i Âtî şiirinin en önemli ismidir. Sanat için sanat yapmıştır. Sembolizmin en önemli temsilcisidir. İşlediği başlıca temalar tabiat ve aşktır. Şiirlerinde hayalle birlikte musikiye önem vermiştir. Lirik bir şairdir.

Tamamen aruzu kullanmıştır. Dili süslü ve sanatlıdır. En çok serbest müstezadı kullanmıştır. Ona göre şiir anlaşılmak için yazılmaz, şiirde anlam aranmaz; şair bir hakikat habercisi, şiir dili de bir açıklama vasıtası değildir. Şiir duyulmak için yazılır ve okunur; şair tabiatın kendine hissettirdiklerini sembollerle şiirine yansıtır, okuyan da kendi hayal dünyasına uygun olarak algılar; şiir dili de telkin görevindedir.

Şiirin dili musiki ile söz arsında ve sözden ziyade musikiye yakındır. Şiirde musiki anlamdan daha önemlidir. Haşim’e göre şiirin kaynağı şuur altıdır. Şiirlerinde dış dünyayı, kişinin iç dünyasında, ruhunda aldığı şekillerle yansıtmaya çalışır. Diş dünyaya ait izlenimleri kendi dünyasında şekillendirerek ve renklendirerek ortaya çıkarır. Şiirlerindeki tabiatla ilgili kavramlar, akşam, gurup, şafak, gece, mehtap, yıldızlar, göller, ormanlardır. Şairin şahsında var olan içe dönüklük, şiirlerinde realiteden kaçış olarak ortaya çıkar. Şiirlerini Piyaleb ve Göl Saatleri adli eserlerinde toplamıştır.
Nesirleri: Gurabahane-i Laklakan, Bize Göre, Frankfurt Seyahatnamesi.

Çeşitli türlerde eser veren Ahmet Haşim'in asıl sanatçı kişiliği şiirlerinde kendini gösterir. Ahmet Haşim "Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar" adlı yazısında şiir ile ilgili görüşlerini anlatır. Bu yazıyı okuduktan sonra Onun şiirlerini anlamanız daha kolay olur.

Aşağıda örnek vereceğimiz "Merdiven" şiiri, Ahmet Haşim'in çok okunan ve sevilen şiirlerindendir.

MERDİVEN
Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden,
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak...
Sular sarardı... Yüzün perde perde solmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...
Eğilmiş arza kanar, muttasıl kanar güller,
Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller,
Sular mı yandı? Neden tunca benziyor mermer?
Bu bir lîsân-ı hafîdir ki ruha dolmakta,
Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta...

Ahmet Haşim

Kelimeler:
arz: Yeryüzü
lîsân-ı hafî: Gizli dil
muttasıl: Durmadan, devamlı

Açıklamalar:

"Merdiven" şiirinde Ahmet Haşim, duygularını çeşitli sembollerle dile getirmiştir. Şiirde yer alan" güneş renkli yapraklar", "sararan sular", "yüzün perde perde solması", "ka­nayan güller", "kanlı bülbüller", "yanan sular" birer semboldür.
Birinci bölümde, hayat merdivenlerini ağır ağır çıkan kişilerin geride bir yığın anı bıraktıklarını ve hayatın sonuna yaklaşmanın verdiği karamsarlıkla gökyüzüne umutsuzlukla baktıkları anlatılmaktadır. Daha sonraki bölümlerde ise hayatın akşamını yaşayan, yani ömürlerinin sonuna gelen in­sanların karamsarlığı verilerek, tabiatın da onlarla derin bir hüzne büründüğü dile getirilmektedir. Görüldüğü gibi şiirde "Sembolizm" de olduğu gibi ince, derin duygular; belirsiz ve kapalı bir anlam, mecazlar ve yeni söyleyiş biçimleri dikkati çekmektedir. Ayrıca ahenk sözcüklerin ve cümlelerin söylenişleriyle yaratılmıştır. Anlatım liriktir.

Refik Halit Karay (1888-1965)

Fecr-i Âtî’den sonra Millî edebiyat hareketine katılmıştır. Eserlerini de bağımsız bir şahsiyet olarak vermiştir. Edebî hayatı köşe yazarlığı ile başlamıştır. Sonra da sırayla hikâyeciliği ve romancılığı gelir. İlk yazılarında günlük hayatı ele almış, sosyal hayattaki çarpıklıkları, zeki ve nükteli bir üslûpla dile getirmiştir. Hayatın gülünç yanlarını karikatürize etmiştir. Sade ve temiz bir dille yazdığı Memleket Hikâyeleri’nde Anadolu insanının hayatını bütün canlılığı ile yansıtmıştır. Gözlem yeteneğinin üstünlüğü dikkat çeker. Eserlerinde kişilerin ruh tahlillerine fazla değinmez. İnsanların dürüst olmayan, kurnazlık ve menfaatçilikle ilgili yönlerini ortaya koyar. Bunu mizah ve eleştiri ile yapar. Hiciv, eserlerinde önemli bir unsurdur. Şahısları kendi sosyal çevreleri ile birlikte anlatır. Konuşma dilinin bütün canlılığını ve tabiiliğini ortaya koyar.

Romanları: İstanbul’un İç Yüzü, Çete, Sürgün, Nilgün, Bugünün Saraylısı, Kadınlar Tekkesi, Anahtar
Hikâyeleri: Memleket Hikâyeleri, Gurbet Hikâyeleri (Hatay’da sürgünde yazdığı eseridir).
Hiciv ve Mizah Yazıları: Kirpinin Dedikleri, Deli, Sakın Aldanma İnanma Kanma, Tanıdıklarım.

Paylaş:
Yorumlar